Diziler dünyasında bazı karakterler vardır ki, esas yapımın gölgesinden çıkıp kendi hikayelerini anlatacak kadar güçlüdür. Better Call Saul tam da böyle bir proje. Breaking Bad izleyicilerinin çok yakından tanıdığı, sıradışı avukat Saul Goodman’ın (gerçek adıyla Jimmy McGill) hayatına ışık tutan bu dizi, 2015 yılında yayın hayatına başladığında beklentiler tavan yapmıştı. Ancak kısa sürede gösterdi ki bu sadece bir yan dizi (spin-off) değil, kendi başına ayakta durabilen, hatta birçok açıdan Breaking Bad ile boy ölçüşebilecek kalibrede bir yapım.
Diziye Genel Bakış
- Yaratıcılar: Vince Gilligan ve Peter Gould
- Tür: Polisiye, Suç, Dram, Komedi
- IMDB: 9/10
- Yayın Kanalı: AMC
- Yayın Tarihi: 8 Şubat 2015
- Süre: Ortalama 45 dakika
Dizi, Breaking Bad olaylarının 7 yıl öncesine (2002) götürüyor bizi. Saul Goodman olmadan önce, küçük ofisinde zor şartlar altında çalışan Jimmy McGill’in hikayesini izliyoruz. Hayata tutunmaya çalışan, dürüstlükle kurnazlık arasında sıkışmış, inişli çıkışlı bir hayat süren Jimmy’nin adım adım Saul Goodman’a dönüşümünü izlemek hem trajik hem de büyüleyici.
Dramatik Bir Komedi mi, Komik Bir Dram mı?
Başlangıçta komedi dizisi olarak planlanmış olan Better Call Saul, zamanla çok daha ciddi, dramatik bir tona büründü. Bu dönüşüm aslında dizinin ruhuna tam olarak oturmuş. Çünkü Jimmy McGill karakteri tam anlamıyla bir gri alan. Ne tamamen iyi, ne tamamen kötü… Kimi zaman onunla empati kuruyoruz, kimi zaman yaptıklarına öfke duyuyoruz. Ama her zaman bir şekilde ona bağlanıyoruz.
Dizinin mizahı ince ve zekice. Özellikle Jimmy’nin hukuki boşlukları kendi lehine kullanma şekli oldukça eğlenceli. Ancak bu eğlencenin ardında hep bir trajedi yatıyor. Bu ikili yapı diziyi eşsiz kılıyor. Hem gülümsetiyor hem de içimizi burkuyor.
Karakter Derinliği ve Oyunculuk
Bob Odenkirk’in performansı tek kelimeyle mükemmel. Saul Goodman karakteri Breaking Bad’de biraz daha karikatürize bir tipken, burada çok daha derin, çok daha insani bir karaktere dönüşüyor. Onun dışında Michael McKean’in canlandırdığı Chuck McGill karakteri de tam anlamıyla unutulmaz. Abisiyle yaşadığı çatışma, dizinin dramatik temelini oluşturuyor.
Mike Ehrmantraut (Jonathan Banks), Kim Wexler (Rhea Seehorn), Nacho Varga (Michael Mando) gibi yan karakterler de oldukça güçlü yazılmış. Hatta bazı bölümlerde Jimmy’den çok onların hikayelerine odaklanıyoruz. Bu da dizinin ne kadar karakter odaklı ve zengin bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Breaking Bad Gölgesinden Kurtulmak
Better Call Saul, belki de en zor görevlerden birini üstlendi: Tüm zamanların en sevilen dizilerinden biri olan Breaking Bad’in mirasını taşımak. Ancak bunu sadece taşıyıp götürmekle kalmadı, kendi yolunu çizdi. Elbette Breaking Bad referansları var, hatta bazı bölümlerde tanıdık yüzler görmek mümkün (Walter White ve Jesse Pinkman dâhil). Ancak bu diziyi izlemek için Breaking Bad izlemiş olmak şart değil. Kendi hikayesi, kendi tarzı ve temposu var.
Görsel Tarz ve Anlatım Üslubu
Dizinin görsel dili, Breaking Bad’in ruhunu taşısa da daha sakin, daha teatral bir yapıya sahip. Görüntü yönetimi ve sahne geçişleri adeta birer sinema filmi kalitesinde. Özellikle Albuquerque’nin bozkır manzaralarıyla süslenen sahneler, atmosferi benzersiz kılıyor.
Diziye ağır denebilir ama bu ağırlık asla sıkıcılık yaratmıyor. Her sahne dikkatle yazılmış, her diyalog bir karakter gelişimi. Anlatımda adım adım ilerleyen bir tempo var, fakat bu tempo öyle ayarlanmış ki bir anda kendinizi olayların tam ortasında buluveriyorsunuz.
Finale Giden Yol ve Yorumum
Şu an Better Call Saul, televizyon tarihine damga vurmuş yapımlar arasında haklı yerini aldı. Benim kişisel görüşüm, dizinin özellikle son sezonlarıyla birlikte kendi zirvesine ulaştığı yönünde. Karakterler tamamen oturmuş, hikâyeler doruk noktasına ulaşmıştı. Saul Goodman’ın “nasıl o adam olduğunu” öğrenmek hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuktu.
Eğer karakter derinliği olan, zekice yazılmış, hem güldüren hem düşündüren bir dizi arıyorsanız Better Call Saul kesinlikle listenizin ilk sıralarında olmalı.
Son Söz:
Better Call Saul, bir yan karakterin destanına dönüşmüş, ustalıkla işlenmiş bir yapım. Hukuki sistemin çürümüşlüğünden insan psikolojisine kadar birçok katmanı içinde barındıran bu dizi, televizyon tarihinin en başarılı “spin-off”larından biri olmakla kalmadı, kendi başına bir başyapıt olmayı başardı.
Hukuki bir sorununuz mu var? Artık Saul Goodman’ı aramanıza gerek yok. Onu anlamak için bu diziyi izleyin yeter.